BASINA VE KAMUOYUN
Bilindiği üzere, avukatın dosya incelemesine sınırlama getiren ve adli aramalarda “makul şüphe”yi yeterli bulan yasal düzenlemeler geçen hafta içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilerek hukuk dünyamıza girdi.
Dosyanın avukat tarafından incelenmesi önündeki engellerin kaldırılması için avukatlar, barolar ve Türkiye Barolar Birliği yıllar yılı kararlı bir mücadele yürütürken; maalesef avukat meslektaşımız olan bir milletvekilinin meclis genel kuruluna sunduğu yasa teklifi üzerine yasalaşan bu düzenleme ile avukatların dosyaya erişimi ciddi anlamda engellenmiş oldu. Böylece yargının kurucu üç ayağından biri olan savunma, dosyayı inceleyemeden, şüpheli hakkındaki itham ve delillerin ne olduğunu bilmeden savunma yapmak durumunda kalacaklardır. İddia makamı olan savcılık dosyanın tamamını elinin altında tutacak, ancak savunmayı temsil eden avukat dosyayı hiç inceleyemeden, delileri göremeden iddiaları çürütmeye çalışacak. Oysa ceza adalet sistemine hâkim olan “silahların eşitliği” ilkesi gereğince,
yargılamanın herhangi bir evresinde savcı ve hâkim hangi olanaklara sahipse avukatın da aynı olanaklara sahip olması gerekir.
Dosyayı inceleme konusunda getirilen bu sınırlama, aynı zamanda kişilerin “adil yargılanma hakkını” da ortadan kaldırmaktadır. Evrensel hukuk normları gereğince savunma hakkını kullanan kişinin, ne ile suçlandığını bilmesi ve aleyhindeki delilleri görmesi gerekir. Bu bakımdan herhangi bir suç ile itham edilen bir vatandaş, dosyaya ve dolayısıyla aleyhindeki delillere erişemediği için sağlıklı ve etkili bir savunma da yapamayacaktır.
Avukatın dosya inceleme hakkına getirilen bu kısıtlama ile savunma mesleğinin yanı sıra, adil yargılama hakkı da ağır bir yara almıştır.
Yine bu son yasal değişiklikle birlikte adli aramalarda “somut delile dayalı kuvvetli şüphe” yerine “makul şüphe” ölçütü getirildi. Yani önceki durumda bir kişinin konutunun, işyerinin, arabasının veya üstünün aranabilmesi için “somut delil” aranırken, şimdi “makul şüphe” yeterli olacak. Aslında soyut ve göreceli bir kavram olan “makul şüphe” ile alınan arama kararı üzerine polis veya jandarma artık çok rahat ve kolay bir biçimde arama yapabilecektir. Yani adli aramalar artık sıradan ve keyfi bir hal alabilecektir. Nereden bakılırsa bakılsın, arama için “makul şüphe” kriterini yeterli bulan bu yasal düzenleme, başta Anayasa olmak üzer, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine ve diğer evrensel hukuk metinlerine ve normlarına aykırıdır.
Siyasal iktidar eliyle getirilen ve savunma mesleğini, adil yargılama hakkını ve özel hayatın gizliliğini ciddi anlamda zedeleyen bu yasal düzenlemeleri kabul etmemiz mümkün değildir. Daha bu yılın başında yapılan yasal değişiklik ile avukatların dosya incelemesi önündeki engeller kaldırılmışken, şimdi bu engellerin çok daha katı biçimde getirilmesi izahtan varestedir. Böylece tabiri caiz ise siyasal iktidar “kaşık ile verdiği hak ve özgürlükleri, şimdi kepçe ile geri almıştır.”
Siyasal iktidarın bir taraftan barış sürecinin rayına oturduğunu açıklaması, bir taraftan da özgürlükleri kısıtlayan bu son yasal değişikliklerin altına imza atması tam bir çelişki örneğidir. Zira adil yargılama hakkını ihlal eden ve aramalar için “makul şüpheyi” yeterli bulan bu yasal düzenlemelerin daha çok bölgemizde hak ihlallerine yol açacağına kuşku yoktur.
Bölge Baroları olarak, adil yargılama hakkını ortadan kaldıran ve adli aramaların keyfi olarak uygulanmasının önünü açan bu yasal değişikliklerden son derece kaygılıyız. Umudumuz odur ki, hükümetin hukuk alanındaki bu son icraatı, uygulama alanı bulmadan bir an önce geri alınsın. Bu yasal düzenlemeler bölgemizde esen bahar havasını bozmasın, yeni toplumsal gerginliklere yol açmasın.
Basına ve kamuoyuna saygı ile duyurulur…
ŞANLIURFA BAROSU AĞRI BAROSU BATMAN BAROSU
(Doğu ve Güneydoğu Blge Bar. Dön.Söz.)
BİNGÖL BAROSU
HAKKÂRİ BAROSU
MARDİN BAROSU
ŞIRNAK BAROSU TUNCELİ BAROSU VAN BAROSU