Baromuzca, 14.04.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13. maddesi ile ceza yargılamasında temyiz başvurularının temyiz harcı yatırılması şartına bağlı tutulması nedeniyle temyiz taleplerinde kendilerinden temyiz harcı istenen CMK müdafisi meslektaşlarımıza önerilen dilekçe örneği ekte sunulmuştur.
YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ’ NE
gönderilmek üzere
…………………………………………… .CEZA MAHKEMESİ’ NE
DOSYA NO : 20…. /………
SANIK : ………
MÜDAFİİ : ………
KONU : Temyiz taleplerimizin sunulmasıdır.
1- USULE İLİŞKİN TALEPLERİMİZ;
14.04.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 13.maddesi ile ceza yargılamasında temyiz başvurularını temyiz harcı yatırılması şartına bağlı tutmuştur.
Anayasa’nın 36.maddesi hak arama hürriyeti başlığı ile herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu kuralını getirmiştir. Herhangi bir kısıtlama ve engellemeye bağlanmadan herkese tanınmış olan bu hak yalnızca yargılama aşamasının adilliğini değil ve fakat kararın infazına kadar geçen tüm sürecin adilliğini ifade eder. Mahkemelerce verilen kararların hukukilik denetiminin sağlanması ise adil yargılanma hakkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Keza, bir suç isnadı ile karşılaşan kişinin kendisini savunmak açısından gerekli kolaylıklara sahip olması yine adil yargılanma hakkının bir sonucudur. Kişinin bu süreçte adalete erişimini engelleyecek her türlü sınırlama ise bu yönüyle de adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Bu nedenle Ceza yargılamasında temyiz harcını karşılayamadığı için yerel mahkeme kararının hukukilik denetimini gerçekleştiremeyen kişi için hak arama özgürlüğünü ortadan kaldıran bu uygulama Anayasa’nın ihlali anlamına gelmektedir.
Yine; BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ nin 40.maddesi, bir suç isnadı altında olan çocuk için; eyleminin ceza yasasını ihlal ettiği sonucuna varılması halinde, bu kararın ve bunun sonucu olarak alınan önlemlerin daha yüksek yetkili, bağımsız ve yansız bir makam ya da mahkeme önünde yasaya uygun olarak incelenmesini asgari güvence olarak belirlemiştir. Aynı güvence AİHS de ve buna bağlı olarak AİHM’nin birçok kararında da yer almaktadır.
6217 sayılı yasa yargı hizmetlerini hızlandırmak gerekçesiyle, Anayasa ile güvence altına alınmış ilkeleri ve uluslararası sözleşmelerle belirlenen evrensel hukuk ilkelerini yok sayan bir düzenleme getirmiştir. Yargı hizmetlerini hızlandırmak ne kadar devletin sorumluluğu ise, aynı zamanda kişilerin hak arama ve adalete erişim haklarının korunması için gerekli tedbirleri almak da o derece devletin sorumluluğudur.
Bu nedenlerle; temyiz harcını karşılayabilecek ekonomik olanağa sahip olmayan ya da temyiz harcını yatırma olanağına fiilen sahip olamayan kişi için yasa yoluna gitme imkanını kaldırmak çağdaş insan hakları ve özgürlükleri fikri ile çelişen, kabul edilemez bir durumdur.
Üstelik getirilen düzenlemenin uygulamada yaratacağı sorunlar ise tümüyle gözardı edilmiştir. Bilinmelidir ki; 6217 sayılı yasanın -en azından- kendisine CMK kapsamında müdafi/vekil görevlendirilmesi talep edilen kişilerin temyiz taleplerinde uygulanması fiilen mümkün değildir.
Bilindiği üzere CMK kapsamında müdafi ve vekil görevlendirilmesine ilişkin uygulama “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” hükümleriyle belirlenmiştir.
Söz konusu yönetmelikte herhangi bir ödenebilir gider tanımına yer verilmemiştir. Yönetmelik 4. maddesinde yer alan ücrete ilişkin düzenlemede ise, “10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca mutat olan taşıta göre gerçek masraf üzerinden yapılan zorunlu yol giderlerini, acele ve zorunlu hâllerde ise, bu Yönetmeliğin 11 inci maddesinde sayılan mercilerin kabulü üzerine mutat taşıt dışındaki araçlarla yapılan zorunlu yol giderlerini” karşılanabilir gider olarak belirlemiştir.
Bu nedenle; avukat yardımından yararlanma olanağı bulunmadığı ve yasal şartları buna uyduğu için kendisine Barodan avukat görevlendirilmesi talebinde bulunan kişilerden mahkeme tarafından verilen kararın temyizi için yönetmelikte bile tarif edilmeyen bir gider/harç talep edilmesi, CMK kapsamında müdafi/vekil görevlendirmesi sisteminin özüne aykırı bir uygulamadır.
Hem Avukatlık Kanunu, Hem Avukatlık Meslek Kuralları ve hem de CMK Yönetmeliği gereğince, Baro tarafından görevlendirilen avukat, üzerine aldığı görevi hüküm kesinleşene kadar sürdürmek zorundadır. Bu zorunluluk aleyhe olan hükümlerin temyizini de kapsar. Sanık adına bir kısım harcamaların yapılması ise avukatın görevleri arasında değildir.
Avukatın görevi olmadığı hususu bir yana bırakıldığında bile, müdafilere ödenen ücretin komikliği ve ödeme zamanlarının uzunluğu ve yönetmelikle zorunlu yol gideri dışında avukatın yapacağı hiçbir giderin karşılanmayacağı şeklindeki hüküm karşısında temyiz harcının temyiz talebinde bulunan müdafi tarafından karşılanmasını beklemek de mümkün değildir.
Uygulamada bugün karşılaştığımız şekilde; temyiz dilekçesini veren avukattan aynı zamanda temyiz harcını da yatırmasını istemek, avukatın görevleri arasında yer almayan bir hususu avukata dayatmaktan ibarettir. Kendisinden temyiz harcı talep edilen kişi, bu harcı karşılamadığı ya da karşılayamadığı için hükmün temyiz edilememesi de görevlendirilen avukatın mesleğini gereği gibi yerine getirememesi sonucunu doğuracaktır.
Kamu adına dava açarak, hiçbir kabulü olmadığı halde bir kişiyi ceza yargılamasına muhatap kıldıktan sonra verilen kararın hukuka aykırılığı iddiasını Yargıtay’a taşımak isteyen sanığa masraf/harç mecburiyeti yüklemek ise, ceza yargılamasında adalete erişimin engellenmesi anlamına gelir ve ceza yargılamasının “herkes kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı ile mahkum edilmedikçe masum sayılacağı” şeklinde ifade edilebilecek ruhuna aykırıdır. Adaletin hızlandırılması gerekçesi ile dayatılmak istenen aslında adalete erişimin engellenmesidir. Bu durum ise ceza yargılaması açısından daha da vahim sonuçlar doğurmaya gebedir.
2- ESASA İLİŞKİN TALEPLERİMİZ:
……………..
……………..
SONUÇ VE İSTEM : Sunulan ve açıklanan durumlar karşısında;
1- Öncelikle 14.04.2011 tarihli 6217 sayılı yasanın 13. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle ANAYASA MAHKEMESİ’ NE gönderilmesine karar verilmesini ve karar verilinceye kadar temyiz süresinin saklı tutulmasını,
2- İkinci olarak ise;
· Temyiz talebimize konu kararın verildiği dosyada mahkemenizin talebi üzerine İzmir Barosu Başkanlığı tarafından görevlendirilmiş bulunduğum,
· CMK kapsamında müdafi ve vekil görevlendirilmesinin “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” e tabi olduğu,
· Yönetmelik’ in 4. maddesinde ise “10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca mutat olan taşıta göre gerçek masraf üzerinden yapılan zorunlu yol giderlerini, acele ve zorunlu hâllerde ise, bu Yönetmeliğin 11 inci maddesinde sayılan mercilerin kabulü üzerine mutat taşıt dışındaki araçlarla yapılan zorunlu yol giderleri” nin karşılanabilir gider olarak belirlendiği,
· Müdafi tarafından böyle bir giderin karşılanmasının mümkün olmadığı düşünülerek,
· Yasal mesleki sorumluluk gereği süresi içerisinde mahkemenize ibraz edilen temyiz talebimizin kabulüne karar verilmesini,
3- Doğası ve usulü gereği kendiliğinden avukatın hukuki yardımına erişemeyecek durumda olduğu ve yasal şartları buna uyduğu için kendisine Baro tarafından ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi talebinde bulunan kişilerden mahkeme tarafından verilen kararın temyizi için harç talep edilmesinin, CMK kapsamında müdafi/vekil görevlendirmesi sisteminin özüne aykırı bir uygulama olduğu ve, 6217 sayılı yasanın kendisine CMK kapsamında müdafi/vekil görevlendirilmesi talep edilen kişilerin temyiz taleplerinde uygulanmasının mümkün olamayacağı ve CMK kapsamında yapılan görevlendirmelerin temyiz harcına tabi olamayacağını düşündüğümüzden temyiz dilekçemizin harç istenmeksizin kabul edilerek, Yargıtay’a gönderilmek suretiyle, Yargıtay tarafından bu konuda bir karar verilmesinin sağlanmasını,
4- Tüm taleplerimizin reddi ve 6217 sayılı yasanın CMK kapsamında kendisine müdafi/vekil görevlendirilen kişilerin temyiz taleplerine de uygulanacak olması halinde ise;
· Baro tarafından görevlendirilen avukatın temyiz talebine ilişkin harcı ödemesi konusunda yasal bir yükümlülüğünün bulunmadığı ve,
· CMK görevlendirmelerinde tüm masraf ve giderlerin savcılık tarafından ödeneceğine ilişkin mevzuat gereğince talep edilecek temyiz harcının yargılama giderlerine eklenmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığından istenmesini,
5- Son olarak ise; yine tüm taleplerimizin reddi halinde CMK gereğince görevlendirilmiş olduğum müvekkile ulaşmam mümkün olmadığından,
· Sayın mahkemece harcın ödenmesi konusunda müvekkile bilgi verilmesi ve harç tamamlanana veya bu konudaki ihtar sonuçlanana kadar temyiz süresinin saklı tutulmasını,
6- ……………………………………………………………..
7- ……………………………………………..……………….
……………………………………………………….…….. talep ederiz. Saygılarımızla…
TEMYİZ EDEN
MÜDAFİİ/VEKİLİ